29 Ağustos 2013 Perşembe

Şimdi, neredeyse tüm romantik komedilerde bir yumruk atma sahnesi oluyor. Erkek, o ana kadar sinirimizi bozan, muhtemelen kadını üzen fakat yine de karmaşık bir çekiciliği olan diğer erkeği, bir yumrukla yere seriyor, bizim gözümüzdeki değerini yerle bir ediyor. Böylelikle kadının seçimi de doğrulanmış oluyor, güçlü olan, eril olan seçilmiş falan filan. Böyle ucuz psikolojik çözümlemelere girip kimsenin canını sıkmayacağım, merak etmeyin.
Velakin, fiziksel güçten etkileniyorum, etkilendiğimi yirmili yaşlarımın başlarına doğru kabullendim artık, uzun ve zor bir süreç oldu, kendini kandırmalarla, ikiyüzlülükle dolu. Fiziksel güçten ve benim için onun yan anlamı olan erkek otoritesinden etkilenmeyi kabullenmenin bu kadar zor oluşunun kendine saygı duymakla, kendi kararlarını alabileceğini bilmekle ilgisi var işte, all that modern bullshit. 
Fakat olmuyor, lafla peynir gemisi yürümüyor. Kimsenin otoritesini kabullenecek kadar delirmesem de görsel olarak ürkütücü adamlardan gerçekten etkileniyorum, elimde değil. Bu sorgulama işinden, aslında salak mıyım, aslında şöyle miyim, aslında böyle miyim diye kendi kendimi yemekten biraz gına geldi bana. Kendime izin vererek bir süreliğine de olsa bunları düşünmemek istiyorum artık. Salaksam salak olduğumu kabulleniyorum, ataerkilsem ataerkil olduğumu. Fakat durumlar böyle.