banyoya girerkenki kıyafet çıkarma faslı beni gerçek bir melankoliye ve yalnızlık hissiyatına sürüklüyor, kafamdan normalde güleceğim karamsar cümleler falan geçiyor ve onları mantıklı bulabiliyorum. babaannem öldüğünden beri mutsuz olmak için fena halde büyük bir sebebim var, ancak hiç yalnız kalmayarak yahut yalnız kaldığımda uyku ilacı neticesinde çılgınlar gibi uyuyarak bunu ciddi ciddi bertaraf edebilmiştim, niye üzülmüyorum diye pişmanlık duyacaktım neredeyse, şu anda üzülüyorum.
ruh halini değiştirmek ya da belli durumlardan kaçmak amaçlı ilaç kullanımının ne kadar moronik göründüğünün farkındayım, 22 yaşında biri olarak, ama mutsuzdum yani, ne yapayım. eve birileri gelsin ve '' ses olsun '' diye hakikaten çaresiz bir şekilde bekliyorum şu anda, banyomuzdaki bütün musluklar da korku filmi efektiyle damlıyor falan.
6 tane filmi psikanalitik kurama dayandırarak açıklama ödevimi twilight üçlemesi ve bridget jones üzerinden yapmayı, bol bol da '' toplumun kadına biçtiği rol '' , '' ölüm korkusu '' falan demeyi planlıyorum, bence bunlar konu hakkında kitap yazmış hocamızı - sinema ve psikanaliz - memnun edecek.
dün ya da evvelsi gün bir karar aldım, artık kimseyi aşağılamayacağım yahut dedikodusunu yapmayacağım. böyle bir kararı buradan açıklarken naif olduğumu düşünmüyorum, siz de düşünüp beni sevimli bulmaya yeltenmeyin lütfen. klavyemin içine kaçan ve ben üfleyince z den s harfine giden çörek otu şimdi ne yaptı merak ediyorum, sizi seviyorum ama bana başın sağolsun diyen facebook mesajları göndermeyin, hoşçakalın.
Beğendim. Saygılar :)
YanıtlaSil