30 Ocak 2012 Pazartesi

snow and skies of laughter

dün müydü, eldivenimin tekini kaybedip çok üzüldüm. o olmayınca parmakları birleşik bir eldiven taktım, onunla da sigara içemedim. kar çok ama çok yağdı. yollar kapandı ve ayaklarım çok üşüdü, gece vakti odaya bembeyaz kar ışığı doldu. kar çok güzel yağdı ve ben vicdanımın sesini dinlemek bile istemedim, öyle güzel yağdı. üşüyen hiçbir yaratığı düşünmek istemedim, kendimi ve adımlarımı dikkatli dikkatli atarken gizlice kayıp düşmek isteğimi düşündüm.
dilimi çıkarmış, kafamı yukarı kaldırmış kar yakalamaya çalışarak yürürken takım elbiseli bir adama çarpacak oldum, adam gülüşünü homurtuya çevirip yürüdü gitti, ben kendi kendime güldüm, kar ses çıkaran her şeyin üstünü örttüğünden çınladı gülüşüm sokakta.
fatihte bir evde, en üst katın camından karı seyrettim, çok yorgundum ve çay içiyordum, oda bir deniz mağarası gibi ferahlık veriyordu. sabah, ezanı beklerken yeni caminin kapısında titriyordum, hayatımda ilk defa kapalıydı, ilk defa kimse uyanmıyordu, orada kalakalsak ve ezan hiç okunmasa, kimse gelmese, okula gidip kar tatilini öğrenmek gibi; ama çok soğuktu, titriyorduk, sabah olmuyor gibiydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder