21 Ocak 2011 Cuma

Enfiye/Müzik kutusu

Ben her gün çamlıca'dan yuvarlanıp üsküdar'a indiğim realitesiyle birlikte ele aldığım için mi meseleyi bilmem; bir insanın denge profilinin boğaz suyuna ulaşmayla ilgili olduğuna inanıyorum. Şehrin kilometrelerce dışındaki o yüksek apartmanlarda oturan insanların nasıl yaşadıklarını merak ediyorum. bu yüzden. Ne yapıyorlar acaba? ben olsam sürekli yemek falan yerdim, yoksa insanı ataşehir gibi bir yerde ne mutlu edebilir? Bazen bu gibi yerlerle, izmir'i kıyas edip tefekküre dalıyorum resmen. ancak istanbul il sınırları dahilinde olan bir lokasyon, olmayana göre en kötü ihtimalle ehven-i şerdir her zaman.

 'Ben kimsenin mali değilim, hürremim ben' diye bağıran nefsimin coşkunluğuna, itikadi istinatlarda bulunmazsam; nefsime zulmetmiş olacağımı pek iyi biliyorum. ece'nin bana verdiği yahya bey divanının cildi, gözümün önünde; vecdimin önüne çekmek istediğim sete dair fikirlere binaen 'once you pop, you can't stop' diyor bununla beraber. Boğaz o kadar tatlı ki.. herhangi bir sebepten dolayı ondan uzak kalmanın ne iyi bir tarafı ne de iyi bir bahanesi olabilir falan. 

2 yorum: