İstanbul'da iki gündür aynı gün batımı var. Yollar aynı, örümcek kafalılığımın seviyesi lise hazırlıktan beri aynı, Mihrimah sultan aynı, Mado tarafına doğru açılan bahçe kapısına yakın olan duvarındaki güneş saati aynı... İzmir'e dönmeyi zerre kadar istemiyorum. Çok sonraları, yazdıklarım bana okunduğu zaman hissettiklerim; yazmak zorunda olmadığım zamanlardaki 'ne yazsam' çocukluğu kadar heyecanlı. Küçücük dünyamın, havf ve ümit dengesinde durması o kadar güzel ki...
Dünyanın uzanınca eli parçalayan dikenleri olan meyveleri bulunan büyük bahçeleri, akşamları çaydanlığı kaynayan dar mutfaklı küçük sessiz hanelerine müreccah değil.
son paragrafın o kadar güzel ki, hissiyatım tamamen bu yönde.
YanıtlaSilben de diyorum ne oluyor lan. excursioniste bir blog yetmiyor mu yoksa ece exc. müstearıyla bizleri mi kandırıyor. hı?
YanıtlaSilexcursioniste bir blog az geliyor dostum. hiçbir işim olmadığı için sürekli blog falan yazıyorum. bir de belki blogger.com'dan emekli olurum bir gün.
YanıtlaSil