10 Haziran 2012 Pazar

- Doğrusunu istersen, dedi kedi, canım pek çekmiyor.
- Yanılıyorsun, dedi fare. Daha genç sayılırım ve şu son günlere kadar
çok iyi besleniyordum.

- Fakat ben de çok iyi besleniyorum, dedi kedi, hiç de intihar etmeye
niyetim yok. Anlıyorsun değil mi neden bunu olağan karşıladığımı şimdi?

- Sen onu görmedin de ondan, dedi fare.
- Ne yapıyor? diye sordu kedi.

Öğrenmek de istemiyordu doğrusu. Hava sıcaktı ve bütün tüyleri iyice
gevşemişti.

- Suyun kıyısında duruyor, dedi fare, bekliyor, saati gelince kalasın
üstüne çıkıyor ve ortasına kadar gidiyor. Bir şey görüyor.

- Pek bir şey göremez, dedi kedi. Olsa olsa bir nilüfer vardır.
- Evet, dedi fare, su yüzüne çıkmasını bekliyor öldürmek için.
- Aptalca bir şey bu, dedi kedi. Hiç ilgi çekici yanı yok.

- Saat geçince yeniden kıyıya dönüyor, diye devam etti fare, ve
fotoğrafa bakıyor.

- Hiç yemek yemiyor mu? diye sordu kedi.

- Hayır, dedi fare, gittikçe zayıflıyor ve ben de dayanamıyorum buna.
Bir gün şu koca kalasın üstünde yürürken tökezleniverecek.

- Sana ne? diye sordu kedi. Kederli olan o, sana ne oluyor?..

- Kederli değil, dedi fare, acı çekiyor. Benim de dayanamadığım bu
zaten. Bir de düşecek suya, çok eğiliyor.

- Öyleyse, dedi kedi, sana yardım edeyim, ama neden «öyleyse» dediğimi
de bilmiyorum, aslında hepsini anlamış değilim.

- Çok iyisin, dedi fare.
- Kafanı sok ağzımın içine, dedi kedi, ve bekle.
- Uzun sürer mi? diye sordu fare.

- Birinin kuyruğuma basmasını beklemek gerek, dedi kedi; hareketim çok
çabuk olmalı. Neyse, ben uzatırım kuyruğumu, sen korkma.

Fare, kedinin çenelerini araladı ve kafasını sivri dişlerin arasına
soktu. Ardından hemen çekti.

- Baksana bana, dedi, köpekbalığı yedin sen bu sabah galiba?

- Dinle beni, dedi kedi, beğenmiyorsan gidebilirsin. Ben zaten
istemeye istemeye yapıyorum şu işi. Git bak başının çaresine.

Bayağı kızmış görünüyordu.

- Alınma canım, dedi fare.

Küçük kara gözlerini yumdu ve kafasını yerleştirdi. Kedi, sivri
dişlerini yumuşak ve gri boynun üstüne usulca indirdi. Farenin bıyıklarıyla
kedininkiler birbirine karışıyordu. Tüylü kuyruğunu açtı ve kaldırımın üstüne
uzattı.

Aziz Jules yetimhanesinin on bir kör kız çocuğu şarkı söyleyerek
geliyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder